ALLAH’IN (C.C.) AHLÂKIYLA AHLÂKLANMAK
Bir hadis-i şerifte “Siz Allah’ın (C.C.) ahlâkıyla ahlâklanın, Resulullah’ın (S.A.V.) sıfatıyla sıfatlanın” denilmekte. Allah’ın (C.C.) ahlâkıyla nasıl ahlâklanır insan?
Allah (C.C.) adalet sahibidir; şefkat, merhamet sahibidir. Affedici, rızık verici, setredici ve en güzel sıfatların sahibidir. En güzel vasıflar O’nundur.
En büyük vasıfların birisi de, affedici olmasıdır; Gafurur Rahim’dir. Acaba biz de affedici olabiliyor muyuz? Bize ne yapılırsa yapılsın, affedebiliyor muyuz?
“Siz Allah’ın (C.C.) rahmetinden ümidinizi kesmeyin” buyuruyor Allah (C.C.) bize. Allah, (C.C.) şirkten başka bütün günahları affedeceği müjdesini veriyor. Tabi ki dilerse. Ancak, şirkten nadim olup tevbe ederse kişi, onu da affediyor.
Allah’ın (C.C.) günahkar kulunu zebaniler cehenneme götürmek isterler. Adam zorluk çıkarır ve durup geriye bakar, Allah’a (C.C.) seslenerek “Seni, affedici biliyordum. Her ne kadar ben günahkar bir kul idiysem de, yine bir umudum vardı. Fakat, bu nasıl iştir ki beni sürükleyerek cehenneme götürüyorlar”. Allah (C.C.) o kulunun halinden hoşlanır ve “Çevirin, cennetime götürün” diye mukabelede bulunur.
Allah’ın (C.C.) ahlâkıyla ahlâklanan, her zaman affedici olur. Her ne kadar zulüm, kötülük, hakaret görse; hakkından feragat edip bağışlar. İşte, o zaman affedici olmuş olur. “Bir kulumun bir ayıbını örterseniz, ben on ayıbınızı affederim” buyuruyor Allah (C.C.).
Resulullah (S.A.V.) ashabına sorar: “Size birisi kötülük yapsa, siz ne yaparsınız?” Cevap verirler: “Biz kötülük yapmayız.” Bir başkası “Kötülük yerine iyilik yaparım” diye cevap verir. Aynı soruyu, Resulullah (S.A.V.) Efendimiz, birkaç kere sorunca, cevap verenler susmuşlar.
Aynı soruyu Hz. Ali Efendimiz’e sorarlar. Ondan gelen cevap: “Kötülüğe karşılık, iyilik yaparım” olur. Devamında, “Aynı adam, tekrar kötülük yapsa, ne yaparsın?” sorusu sorulur. Hz. Ali Efendimiz, “Siz ne kadar sorarsanız, ben yine aynı cevabı veririm Ya Rasülellah” der.
Zaten, bunu da ispatlamıştır. Kendisini hançerleyen kölesini affetmişti. “Eğer, iyileşirsem ben affediyorum; ölürsem, siz de affediniz; iyi olur” diye vasiyet eder. Çünkü, kendi ölümünden sonra hüküm veremeyecektir.
Bunun için Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Hz Ali (A.S.) Efendimizi metheder; “Senin etin, benim etim; senin kanın, benim kanım; senin ruhun, benim ruhum” der.
Bir hadis-i kutside “Rahmetim, gazabımı geçmiştir” müjdesi verilmektedir. Buna göre, kafirlerin bile cehennemde bir zaman kaldıktan sonra affedileceğini söyleyenler bile var. Rahman sıfatıyla, Allah (C.C.) kafirlere de nimet, ikram, ihsanda bulunuyor. Fakat, “rahim” sıfatıyla da, adaletiyle azap ediyor.
Rahim sıfatının mazharı, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz’dir. Onun içindir ki, “Siz Allah’ın (C.C.) ahlâkıyla ahlâklanın; Resulullah’ın (S.A.V.) sıfatlarıyla sıfatlanın” denilmekte. Demek ki, önce Allah’ın (C.C.) ahlâkıyla ahlâklanmalı, sonra peygamberin sıfatlarıyla sıfatlanmalı. Eğer, Allah’ın (C.C.) ahlâkı olmadan, peygamberin sıfatını almaya kalkarsa kişi, nefsin eline düşmüş olur. Yani, fark sahibi olmaya kalkarsa, nefsiyle hükmetmiş olur.
Önce Allah’ın (C.C.) ahlâkıyla ahlâklanmak lazım. Bunun da bir usulü vardır. Kuru laf ile olmaz bu. Fenafillah olup, ef’âlini, sıfatını ve zatını fenaya uğratması ile kendi nefsinden geçer; Allah’ın (C.C.) rızâsına erişir.
Allah (C.C.) bize de nasip etsin. Bu ancak Allah’ın (C.C.) hidâyeti, rızâsı ve aşkı ile olur.
Allah (C.C.) aşkını, muhabbetini ihsan etsin.
Efendimiz Hazretleri “Biz geceyi güne kattık” derken, biz gafleti kaldırıp, aydınlığa çıktık. Ve de fenafillah olduk, demek istiyor.
Zikir, tefekkür, Allah (C.C.) aşkı, rabıta, teslimiyet insanı aydınlatır; geceyi gündüze çevirir.
Üsküdar, 27 Temmuz 1991
(H.Cafer AKBAYRAK’ın evi)