Duyurular
   Sitemiz yenilendi!
Soru Cevap bölümünde yayınlanmak üzere uygun hatıralarınızı yazdığınız ilahileri ve sorularınızı aşağıdaki e-mail e tıklayıp gönderebilirsiniz.
   Ayrıca Hafız Ahmed Efendimiz ve Hafız Yahya Efendimizle ilgili hatıralarınızı yayınlamak üzere bekliyoruz.
   Yüce Rabbimizin selamı üzerinize olsun.

BAYRAM

            Salik, ef’âlini Hakka verince; Fena-i Ef’âl olur; cennet-ül ef’âl zevkine girer ve bayram yapar. O’nun bayramı işte o zaman başlar.
            Sıfat saliki, tevhidi sıfatı zevk edip tecelli sıfata ve cennet-üs sıfat anlayışıyla bayram zevkine erer. Kendine nisbet ettiği zatı ifna eder; Tecelli zat ve cennet-ü zata mazhar olup velayet makamına çıkmış olur. Böylece bayram eder.
            “Fehmi girmez zahitler cennetine; kendine irfanı cennet eylemiş” diyen Hasan Fehmi hazretleri gerçek bayramı anlatıyor. Üç gün bayram yapmak, yine buraya işaret eder.
            Ramazan bayram namazında okunan ayet mealen şöyle ifade var: “Tezkiye olanlar, felahı buldu (kurtuldu) ve Allah’ın ismini zikredenler ve Allah (C.C.) için namaz kılanlar kurtuldu.”
            “Tezkiye olanlar kurtuldu” ifadesinde anlatılan, sıradan orucu tutanlar değil; gerçek manada oruc tutarak tüm vücudu kötülüklerden temizleyenlerin kurtulacağı anlatılıyor. Tezkiye olan kimseden, kimseye zarar gelmez; aksine herkese faydası dokunur. Bunlar hazreti Peygamberi (S.A.V.) temsil etmiş olur. Bunlar, gerçek oruc tutanlardır. Böyle kişiler az bulunur.
            Gerçi namaz, oruc, zekat ve hac ile müslümanım diyenler çoktur. Fakat sıra adalete, hak hukuka gelince veya alışverişe gelince menfaat öne geçiyor; oruc bozuluyor.
            Ahlâk orucu tutmak gerekir. Demek isteniyor ki zahir olarak oruc, namaz, hac ve zekat herkesçe biliniyor. Manasıyla, esrarıyla, haliyle bilmek ariflere mahsustur. Ehli tevhid orucun hakikatine erişip bilerek ve zevk ederek oruç tutar.
            İşte onlar Allah (C.C.) ile bayram yaparlar. Tevhid şuhuduyla; kardeş olmakla bayram yaparlar ve de bu bayram hiç bitmez. Avamın bayramı, üç dört günde biter. Otuz günlük ramazan orucunun bittiği gibi… Ehli Tevhid; ehli irfan orucu ise hep devam eder. Allah (C.C.) ile her nefeste, iki kere bayram yapar onlar. Nefes alırken verirken bayram ederler; Hacı Bayram Veli hazretleri aşk ile yandığı ve mahviyete ulaştığı zaman bayram yaptığını söylüyor.
            Bir kişiyi Allah (C.C.) vuslatına ve dostluğuna kabul edeceği zaman, ona bir çok zorluk, kaza-bela, musibetler verir; onu imtihana tabi tutar. Bunlardan sonra vuslat tecelli eder. Zaten, çekemeyeceği imtihanı vermez Allah (C.C.).
            Eğer Allah’a (C.C.) ulaşmak, dostluğuna, kulluğuna kavuşmak istersek Hazreti Peygambere (S.A.V.) teslim olmalıyız. Ancak, O’nun aracılığı ile hakikatler bilinebilir; ilm-i ledün sırrına kavuşabiliriz. Allah’ın (C.C.) bizi dünyaya getirmedeki muradı; kendini tanımamız ve zikretmemizdir.
            Allah’ın (C.C.) bütün sırları insanda var. “Nefsini bilen, Rabbini bilir” hadisi şerifinde bu anlatılır. Yunus Emre Hazretleri tevhid sırrını çözmüş, o zevke nail olmuş; esrar-i ilahiyi bilmiş. Buna göre de yaşamış.
            Bu sırra erilir de, fakat her yerde ifşa edilmez. Yani, her pazarda satılmaz. Yunus Emre Hazretleri bir yerde tevhid (hakikat) sohbeti yapmış, fakat anlayan çıkmamış. Bu sefer “Yunus, senin malın bu pazarda satılmaz; boşuna sırlarını saçma” diyerek sohbetini kesmiş.
            Bu hakikat ilmini ehline açmak bir vazife ise, nâ ehlinden saklamak da tevhid ehlinin görevidir. Demek ki bu tevhid sırrı, herkese verilmez. Tevhid hikmettir, sırdır; Allah’ın (C.C.) lütfudur. Darı gibi cami avlusuna atılmaz. “Eğer Allah’ın (C.C.) inayeti, hikmeti, esrarı bir yerden verildi ise, kıymetini-kadrini bil; ondan ayrılma, gece gündüz Allah’ı (C.C.) zikret; zikir cemaatinden ayrılma; onların arasında sebat et”
            İnsan olana sadakat yakışır. Bazen karşısına, nefsine hoş gelmeyen bir şeyle çıksa da yine sabret. Çünkü doğru ve samimi olanların yardımcısı Allah’tır.
            “Dünyanın şanı, şöhreti, cazibesi sizi zikir cemaatinden ayırmasın.” Tevhide girmek kolay da, orada sebat etmek zordur. Allah (C.C.) tevhide girenlere daha çok pürüzler, badireler ve engeller verir. Eğer sadık, aşık ve samimi olursa bunları kolayca aşar. Ama samimi değilse, en basit engel onu yolundan alıkoyar. Demek ki, samimiyet, aşk ve sadakat sahibi olmak gerekli imiş. Allah (C.C.) hepimizin samimiyetini, aşk ve sadakatini artırsın. Amin.
            Önemli olan, gönüllerin ülfeti; orada aşk ve muhabbet, halden anlayış olmasa, bayramın bir özelliği kalmaz. Merhamet, muhabbet ve halden anlayış olmazsa kişinin hayvandan farkı olmaz.
            Tüm mahlukata (Mahlukat-ı Hüda’ya) karşı merhametli olmalı insan. “Yetmiş iki çeşit millete bir gözle bakmayan, kâmil insan olamaz.” Herkesi seven, herkese muhabbeti olan insan, Allah’a (C.C.) muhabbeti olan insandır. Dervişlikten gayede budur zaten.
Velhamdülillahi Rabbi’l âlemîn.
                                                      17 Nisan 1991

 Tasarım: Mimar Ali Soyyiğit      e-mail