Duyurular
   Sitemiz yenilendi!
Soru Cevap bölümünde yayınlanmak üzere uygun hatıralarınızı yazdığınız ilahileri ve sorularınızı aşağıdaki e-mail e tıklayıp gönderebilirsiniz.
   Ayrıca Hafız Ahmed Efendimiz ve Hafız Yahya Efendimizle ilgili hatıralarınızı yayınlamak üzere bekliyoruz.
   Yüce Rabbimizin selamı üzerinize olsun.

HADESTEN TAHARET

        Mürşid-i kâmiller peygamber mirasçılarıdır. Allah (C.C.) onları bir vasıta kılmıştır. Bir çok hadis-i şerifte Resülullah Efendimiz (S.A.V.) “ Ümmetimin âlimleri, peygamber varisleridir.” buyurmuştur. Bunlar  Allah’ın (C.C.) dostlarıdır. Kendilerini kabul edip sevenler olduğu gibi, itiraz edip aleyhinde konuşanlar, iftira edenler de olmuştur. Halen de olmaktadır.
        Hz. Peygamber (S.A.V.) zamanında da aynı durumda idi. Vahy-i İlahi olan  Kur’an-ı Kerim aleyhinde konuşanlar olmuş; Hz. Peygamber’e (S.A.V.) biat etmemişler. İnkârcılar için  Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz ve Kur’an bir mana ifade etmemiş; onlara hidâyet kaynağı olmamıştır. Bizim işimiz inkâr edenlerle değil, ikrar edenlerledir.
        Cenâb-ı Hakk kurtuluşumuz için birçok ilahi nimetler ihsan etmiştir. Peygamber Efendimiz bunlardan üç tanesini miraçtan getirmiştir. Birincisi beş vakit namaz, ikincisi Sure-i Bakara’nın son iki ayetleri ve üçüncüsü de Allah (C.C.) kendisine şirk etmeyenin her türlü günahını bağışlayacağı müjdesidir.
        “Amenerrasülü …” diye başlayan ayetler de Cenâb-ı Hakk kendisine nasıl dua edilmesi gerektiğini tarif ediyor ( öğretiyor). Bu dua ile duada bulunanları affedeceğini müjdeliyor. Burada dört özellik vardır.
“Bize merhamet et.” derken “ Bizi nefsani fiillerden kurtar; zikrini, muhabbetini, sevgini verip rahmetini ihsan et.” deniyor. İşte Allah’ın (C.C.) rahmeti budur. “Ve bizi affet.” derken bizde ki nefsani sıfatların kaldırılması istenir. Bunları Allah (C.C.) bizden kaldırınca gizli şirkten de kurtulmuş oluruz.
        “Bizi mağfiret et.” derken de Allah’tan (C.C.) bağışlanıp nispet vücuttan kurtarılmayı isteriz. Nispet vücuttan kurtulan tertemiz ve günahsızdır. Fenafillah olup cehennemden kurtulmuş olur. Böylece Allah’a (C.C.) vuslat edilir. Dolayısıyla Allah’ın muradı olan rızâsı da kazanılmış olur.
        Miraçtan gelen üçüncü müjde, Cenâb-ı Hakk’ın “Bana şirk etmeyenin her türlü günahlarını affedeceğim.” buyurmasıdır.
Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.V.)  “ Ben miraç ettim, size de beş vakit namaz getirdim. Namaz mü’minlerin miracıdır.” buyurmuştur.
Namazı Allah (C.C.) tarif ediyor. “ Tahkik, namaz insanı hayasızlıktan ve her türlü kötülükten alıkoyar.”   (Ankebut Suresi, Ayet 45) Bu namaz dosdoğru kılınan namazdır; zikirle, tefekkürle kılınan namazdır.
       Zahiren altı şartı yerine getirmeden namaza girilmez. ( Necasetten taharet, hadesten taharet, örtünmek, kıbleye dönmek, vakti bilmek, niyet etmek.) Bunlardan birisi noksan olsa  namaz olmaz.
        Hadesten taharet denilince bir düşünmek lazım. Acaba bilinen su ile alınan abdestle, abdestsizlikten kurtulabiliyor muyuz? Su ile alınan abdestle vücudun bir kısmını yıkayabiliyoruz. Bu sadece görünen azalarımız. Peki ya aklımız, gönlümüz, ruhumuz, sırrımız ne olacak? Cesedimizi kıbleye dönüyoruz ama, ruhumuzu nasıl döndüreceğiz?
        Hasan Fehmi Efendimiz, “Abdest alan su ile, onun dışı pak olur. Kalbi zikir olursa, onun içi pak olur.” diye söylemiyor mu? Açıkça dış temizlik yanında  iç temizliğin de olması gerektiğini anlatıyor bize. Bir bardağın dışı cilalanmış ve tertemiz olsa da, içi temiz olmasa bu bardaktan su içilmeyeceği gibi…
        Hadesten taharet sonradan olan kirlerin temizlenmesidir.Bu da nefsani olan kirlerdir. İşte bu nefsaniyetten temizlenmek lazım ki, ancak bunu zikir temizler. Yani tevhid akidesi ve tevhidi şuhud edip idrak etmek temizler.
Bu temizliğe, Allah’a (C.C.) ait olan vücudu, sıfatları ve fiilleri birleyip şirkten kurtularak erişilir. Ondan sonra Allah’ın (C.C.) huzuruna durulur. Gerçek namaza böyle girilir.
        Bir hadis-i şerifte Resülullah Efendimiz (S.A.V.) “ Allah sizin suretinize nazar etmez, gönlünüze ve amellerinize bakar.” buyuruyor.
Siretimiz beş cevherden oluşur: Ruh, nefis, kalp, hâfi ve sır. Bunlar temiz olmazsa, Allah’ın (C.C.) razı olduğu namaz kılınmaz. O zaman ne kötülüklerden kurtulunur ne de miraç edilebilir.
        Cenâb-ı Hakk bir ayet-i kerimesinde “Ey iman edenler, siz sarhoşken namaza yanaşmayın.” buyuruyor. (Nisa Suresi, Ayet :43-44)
Sarhoş derken de içki sarhoşluğunu anlamayalım. O da olabilir, fakat o en basit olanıdır. Esas sarhoşluk, para sarhoşluğu, mal sarhoşluğu, evlat sarhoşluğu, şan-şöhret sarhoşluğu gibi sarhoşluklardır.
        Bir Allah dostu şöyle buyuruyor: Eğer her haramın sarhoşluğu görülseydi, ayık gezen az olurdu. (Ömer Hayam) Ne zaman ki tevhidle, zikirle, tefekkürle sarhoşluktan kurtuluruz, o zaman gerçek namaza girmiş oluruz.
        Resülullah Efendimize (S.A.V.) “Riya nedir?” diye sorulduğunda, “ Riya şirktir.” buyurmuştur.
        Cenâb-ı Hakk (C.C.) “Şirk edenler necistir.” buyuruyor. ( Tevbe Suresi, Ayet:28)
İşte buna göre, bütün kirlerden kurtulmadan veya temizlenmeden, hadesten taharet olmuyor demektir. Bunun için de, zikrullah tahakkuk edecek; nefsaniyetten taharet olacak.
        Tabi ki bu tevhid ehli olanlar için söz konusudur. Yoksa şirk necasetinden taharetlenmek kolay değildir.
Allah (C.C.) cümlemize gerçek kurtuluşu nasip etsin.

        Velhamdülillahi Rabbi’l âlemîn.

        Üsküdar, 08.01.1994
 Tasarım: Mimar Ali Soyyiğit      e-mail